Binalarda yeterli dilatasyon derzleri veya dilatasyon önlemleri sağlanmazsa, sıcaklık değişimlerine tepki olarak yapı malzemelerinin doğal genleşmesi ve büzülmesi nedeniyle çeşitli potansiyel sorunlar ortaya çıkarmaktadır.

Dilatasyon derzleri olmadan beton, tuğla veya metal gibi malzemeler termal genleşme ve büzülmeye uyum sağlamak için gerekli esnekliğe sahip olmamaktadır. Yapı bileşenlerinde çatlakların oluşmasına yol açabilir. Çatlaklar sadece yapının estetiğini bozmaz, aynı zamanda yapısal bütünlüğünü de etkileyebilir.

Zamanla, dilatasyon derzleri yoluyla gerilimi hafifletme özelliği olmayan tekrarlanan termal hareketler, kümülatif yapısal hasara neden olmaktadır. Temel sorunları, çarpık duvarlar veya bozulmuş yük taşıyıcı elemanlar gibi daha ciddi sorunlar olarak ortaya çıkabilir.

Dilatasyon derzlerinin eksikliği binanın eşit olmayan şekilde yerleşmesine neden olmaktadır. Sıcaklık ve nemdeki değişiklikler yapının farklı bölümlerinde farklı hareketlere neden olabilir, bu da yüklerin eşit olmayan bir şekilde dağılmasına ve olası oturma sorunlarına yol açabilir.

Termal stres nedeniyle oluşan çatlaklar, su sızması için yollar oluşturmaktadır. Küf oluşumu, yapı malzemelerinin bozulması ve iç kaplamalarda potansiyel hasar gibi nemle ilgili sorunlara yol açmaktadır. Uygun dilatasyon önlemlerinin alınmadığı binalar erken bozulmaya daha yatkındır. Genleşme derzlerinin yokluğu aşınma ve yıpranmayı hızlandırarak yapının genel ömrünü ve dayanıklılığını azaltır.

Binalarda Dilatasyon Neden Yapılır?

Genellikle genleşme derzlerinin veya hareket derzlerinin dahil edilmesi olarak adlandırılan dilatasyon, bina tasarımı ve inşaatının önemli bir yönüdür. Binalar sıcaklık değişimlerine maruz kalır ve inşa edildikleri malzemeler bu sıcaklık değişimlerine bağlı olarak genleşir ve büzülür. Örneğin sıcak havalarda malzemeler genleşir, soğuk havalarda ise büzülür. Bu hareket için herhangi bir önlem alınmazsa, bina içinde gerilimlerin oluşmasına ve potansiyel olarak çatlama ve hasara neden olabilir.

Yapılarda dilatasyonun temel amaçlarından biri çatlak oluşumunu önlemektir. Genleşme derzleri, malzemelerin yapısal hasara yol açmadan genişlemesi veya daralması için kontrollü ve belirlenmiş bir alan sağlar. Binalar; oturma, sismik aktivite ve diğer dinamik kuvvetler dahil olmak üzere çeşitli hareket türlerine maruz kalmaktadır. Genleşme derzleri bu hareketleri karşılayarak yapının stresle ilgili sorunlar ortaya çıkmadan uyum sağlamasına olanak tanımaktadır.

Dilatasyon Yalıtımının Faydaları

Bir binanın farklı bölümleri, toprak koşullarındaki değişiklikler veya diğer faktörler nedeniyle farklı oranlarda çökebilir. Genleşme derzleri, farklı oturmaların etkisini en aza indirmeye yardımcı olarak yapı üzerindeki eşit olmayan gerilim riskini azaltır.

Makinelerden veya yaya trafiğinden kaynaklanan titreşimler gibi dinamik kuvvetlerin bulunduğu yapılarda, genleşme derzleri bu kuvvetlerin emilmesine ve dağıtılmasına yardımcı olarak bina içindeki gürültü ve titreşimleri en aza indirebilir. Genleşme derzleri su sızmasına karşı bariyer görevi görebilir. Suyun çatlaklardan veya boşluklardan binaya sızmasını önleyerek küf oluşumu ve malzeme bozulması gibi nemle ilgili sorunların riskini azaltır.

Dilatasyon önlemleri bir binanın genel dayanıklılığına ve uzun ömürlülüğüne katkıda bulunmaktadır. Kontrollü harekete izin veren genleşme derzleri, çevresel faktörlerin etkilerini azaltmaya yardımcı olarak erken aşınma ve yıpranmayı önler. Binalardaki dilatasyon, yapıların zaman içinde yaşadığı doğal hareketlere ve gerilimlere uyum sağlamaya yönelik proaktif bir tasarım ve inşaat stratejisidir. Çevresel ve yapısal zorluklar karşısında binaların uzun ömürlülüğünü, güvenliğini ve estetik çekiciliğini sağlamanın önemli bir yönüdür.

Bu sorunlardan kaçınmak için binaların tasarım ve inşaatında genleşme derzlerinin dahil edilmesi çok önemlidir. Düzgün yerleştirilmiş genleşme derzleri kontrollü harekete izin vererek hasar riskini azaltır ve yapının uzun vadeli stabilitesini sağlar. Genleşme derzlerine yönelik özel gereksinimler, kullanılan malzemelerin türü, bölgenin iklimi ve binanın genel tasarımı gibi faktörlere bağlıdır.

Yeni bir ev inşa ederken yalıtım konusu da ev sahiplerinin merak ettiği konular arasında olmaktadır. Genelde henüz inşa halindeyken binaların yalıtım problemi ortadan kaldırılmalıdır. Ancak biraz eski yapılarda sonradan izolasyon yaptırılmak istendiğinde kararsız kalmak ve hangi kriterlere göre seçim yapılacağı konusunda net olmamak durumuyla karşı karşıya kalınabilmektedir. Böyle durumlarda profesyonel bir izolasyon firmasındaki uzmanlardan profesyonel destek almanız önerilmektedir.

İster yeni bir inşa ediliyor olsun, ister mevcut evi yenilemek istiyor olunsun, yalıtım konusu henüz projenin başında kararlaştırılması gereken en önemli faktörlerden biridir. Doğru yalıtım sizi yıl boyunca çeşitli hava şartlarında rahat ettirecek, evinizin enerji verimliliğini arttıracak ve elektrik ile ısınma faturalarınızdan tasarruf etmenizi sağlayacaktır.

Fiberglas yalıtım ve köpük izolasyonu bu konuda ön plana çıkan iki yalıtım türü olarak görülmektedir. Binanızın yapısına göre hangisini kullanmanız gerektiği tamamen teknik bir konudur. Hangi türden daha yüksek verimlilik elde edecekseniz o izolasyon yöntemini seçmelisiniz. Uzun ömürlü olmak, maliyet, verimlilik gibi kriterleri göz önünde bulundurarak karar almanızı kolaylaştırabilirsiniz.

Fiberglas Yalıtımın Özellikleri

Cam yünü olarak da bilinen fiberglas yalıtım eritilip uzun lifler halinde bükülen camdan yapılmaktadır. Lifler arasında binlerce küçük hava cebini hapsetme prensibine dayalı toplu bir yalıtım türüdür. Bu hava cepleri ısı akışını keserek ısı transferini yavaşlatır. Tüm dünyada güvenilir ve yüksek performanslı yalıtım olarak kullanılmaktadır. Keçeye benzeyen bir model ile evlerin dış cephesinde farklılık yaratmaktadır.

Fiberglas yalıtım mükemmel bir ses geçirmezlik özelliğine sahiptir. Ses yalıtımı sağladığı için bu amaçla inşa edilen binalarda öncelikli olarak tercih edilmektedir.

Köpük Yalıtımın Özellikleri

Köpük yalıtımı tipik olarak polistiren veya poliizosiyanürat maddeleri ile yapılmaktadır. Açık hücreli veya kapalı hücreli yapıya sahip olabilmektedir. Sektörde XPS veya EPS olarak bilinen iki çeşitte uygulaması yapılmaktadır. Oldukça ince bir kalınlığa sahiptir. Yüksek basınca karşı dayanıklı, neme karşı mükemmel bir dirence sahiptir.

Köpük yalıtımları genelde sert paneller, levhalar veya ensek sargı ruloları olarak satılmaktadır. Bazı ürünler radyan ısıyı yönetmeye yardımcı olan bir köpük çekirdeği yansıtıcı folyo kaplama ile birleştirilir.

Karşılaştırma ve Değerlendirme

Her iki ürün de kullanılacağı alanda gerçekten farklılık yaratmaktadır. Hem köpük yalıtımı hem de fiberglas yalıtım yani cam yünü izolasyonu çok yönlü ve güvenilir yalıtım malzemelerinidir. Her ikisi de genelde sıcak, soğuk ve ılıman iklimlere sahip bölgelerde konut kullanımı için uygundur. Genel olarak birinin diğerinden iyi olduğunu söylemek, kullanılacağı alanın etüt edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Belirli bir uygulama ve hedefe yönelik çalışma belirlendiğinde en iyi verimi hangisinden alacağınıza karar verilebilir. Aksi takdirde binanın yapısı dikkate alınmadan yapılacak bir seçim çeşitli hatalar doğuracaktır.

Göz önüne almanı gereken kriterlere göre inceleyecek olursak;

• Performansa göre her ikisi de enerji verimliliği ve iç mekan konforunu artıracak yüksek performanslı yalıtım ürünleridir. Kalınlıklarına göre binanız için uygun olanı seçebilirsiniz.
• Maliyet olarak binanın kaplanacak alanı göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı durumlarda fiberglas yalıtım bazı durumlarda ise köpük yalıtım cazip olabilmektedir.
• Taşıma ve kurulum olarak bakıldığında ise her iki yalıtım türünün de kullanımı kolaydır. Keskin bir maket bıçağı ile her ikisi kesilebilir. Kullanımları güvenlidir.
• Uzun ömürlü olup olmadıkları yönünden incelenecek olursa; üretici garantisine göre 10-25 yıl arasında ömür biçilebilmektedir.
• Binanın kullanım amacına göre fiberglas yalıtım veya köpük yalıtımdan hangisini kullanacağınıza uzmanların da yardımı ile karar verebilirsiniz.

Epoksi son zamanların en yaygın olarak kullanılan zemin kaplama ve boya türlerinden biridir. Oldukça esnek bir madde olarak bilinen epoksi malzemesinin farklı zemin türlerini özelleştirmek ve daha estetik hale getirmek için kullanılmasıyla modern bir görünüm elde edilmektedir. Dolayısıyla uygulamasını gören çoğu kişi epoksi zararlı mı sorusunu sormakta, zemin kaplama yaptırmak isteyenlerin aklına bu konu takılmaktadır. Bu yüzden bu içeriğimizde sizlere epoksi maddesinin insan sağlığına zararlı olup olmadığını anlatıyoruz. Eminiz ki içeriğimizi okuduktan sonra aklınızdaki soru işaretleri yerini daha net bilgilere bırakacaktır.

Epoksinin tüm çeşitlerinin solvent içerdiği yaygın bilinen hatalardan biridir. Reçinenin solventli modülü olmakla birlikte solventsiz modelleri de bulunmaktadır. Uygulama alanının niteliğine göre hangi tip epoksi malzeme kullanılacağına uzmanlar karar vermektedir. Müşterilerin bazen sıklıkla uygun olandan daha farklı bir malzeme kullanılmasını istediği de görülmektedir. Ancak uzmanlarımız gerekçeleriyle birlikte hangi tür epoksinin o zemin türüne daha uygun olduğunu anlatmasıyla birlikte fikirler değişebilmektedir.

Endüstriyel tesislerde ve alanlarda zorunluluktan ötürü epoksi kullanımı tercih edilmektedir. Dayanıklı ve uzun ömürlü olması bu tercihin ana sebebi olmaktadır. Ancak bazı işyerleri ve ofislere de tamamen estetik kaygılarla bu malzemenin istendiği de görülmektedir. Firmamız tüm talepleri değerlendirmekte, teknik olarak hatalı olan siparişlerde bizzat işyerini ziyaret ederek etüt gerçekleştirmekte ve müşterilere epoksinin kullanımı hakkında bilgi vermektedir.

Epoksi boya zemin uygulamalarında sıklıkla tercih edilen bir malzeme olduğu için son teknolojiyle birlikte artık insan sağlığını hiçbir şekilde olumsuz etkilememektedir. Boya ve kimyasal içerik olması hasebiyle halen zararlı olduğunu düşünenler mevcut olsa da; işin aslını bilen uzmanlar tarafından doğur bilgi aktarılmaktadır. Kullanıcılar herhangi bir zararı olmadığını zaman içinde anlamaktadır. Özelikle insan ve makine trafiğinin yoğun olduğu büyük endüstriyel tesislerde kullanılabiliyor olması, zararlı olmadığının en büyük kanıtıdır.

Firmamız tarafından uygulaması yapılan tüm epoksi zemin döşeme işlemleri, hizmet sonrası destek çalışmaları kapsamında incelenmekte ve takip edilmektedir. Müşterilerimizden aldığımız geri bildirimler, epoksi zararlı mı konusunda net cevaplar sunmaktadır. Çözüm ortaklarımız ile yaptığımız fikir alışverişleri ve uygulama değerlendirme süreçlerinde epoksinin zararlı olmadığı konusunda net sonuçlar elde edilmektedir.

Yalnızca uygulama sırasında yetkili personelin kişisel koruyucu donanımla çalışması gerektiği, uygulamadan sonra kullanılabilir duruma geldiğinde hiçbir tehlikesi olmadığı yapılan çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Uygulama sırasında yapılan karışım sırasında ortaya çıkan hafif gazlar, donanım kullanmayan personeli kısa süreliğine etkileyebilmektedir. Ancak dikkatli olunduğunda bu küçük risk bile elemine edilmektedir.

Epoksi zemin kaplama uzun ömürlü olması nedeniyle birçok sektör tarafından tercih edilmektedir. Farklı bileşenlerin karışımı kesinlikle dikkatli şekilde yapılmalıdır. Uzman olmayanların uygulama konusunda yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu yüzden epoksi zemin kaplama uygulamasının deneyimli firmalara yaptırılması ve profesyonel bir iş olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu denli önemli uygulamaların işyerinize ve işletmenize uzun süreli katma değer sağlaması için referansları sağlam olan epoksi uygulama firmalarına yaptırmanız önem arz eder.

Günümüzde büyük yatırımların yapıldığı işletmelerde zemin döşeme konusunda ilk akla gelen genellikle epoksi zemin kaplama olmaktadır. Firmamız ile yapılan ön görüşmelerde sıklıkla epoksi malzeme sorulmakta ve uygulamanı nasıl yapıldığı, ne kadar zaman aldığı ve ne kadar uzun ömürlü olduğu konusunda bilgi sahibi olmak istenmektedir.

Sadece ülkemizde değil birçok Avrupa ülkesinde gıda sektöründe bile epoksi zemin kaplama ön koşul olarak istenmektedir. Bu malzemenin sağlığa zararlı olmadığının bundan daha ikna edici bir kanıtı bulunamamaktadır.